4 Nisan 2011 Pazartesi

Kösem SULTAN

Aklı ve zekası, güzelliği, hayrat ve hasenatı ile meşhur, saliha, temiz bir hanım olan Kösem Mahpeyker Haseki, 28 yaşında saltanat vekili oldu. Kimilerine göre Moralı ortadoks bir rahibin kızı Anastasya, kimilerine göre de Bosnalı ve Osmanlı Devleti'nin saltanat vekili Mahpeyker Valide Sultanıydı. Daha hasekiliği zamanında kendisine Kösem (süsüler önünde, rehber olarak giden) denilmişti.

I. Ahmet'in dikkatini çekmeyi başaran Kösem Sultan, kısa sürede kendinden kıdemli hasekilerin önüne geçer, sarayın en güçlü kadını olur. Murad, Süleyman, İbrahim ve Kasım adlı şehzadeler ile Ayşe ve Fatma sultanları dünyaya getirir.

Çok şevkatli olan Mahpeyker Sultan, çevresindeki fakirlere bir daha kimseye muhtaç kalmayacak şekilde yardım etmiştir. Her sene Recep-i Şerif ayında kıyafet değiştirip hapishanelere gider, borç yüzünden hapse düşenlerin borçlarını ödeyerek onları hapisten kurtarmıştır. Katiller hariç bütün mahkumlara yardım elini uzatmıştır.

Yaptırdığı hayır işlerinin başında Üsküdar Çinili Camii, Boğaziçi'nde Anadolu Kavağı, Sultan Selim civarında Valide Medresesi Mescidi'ni yaptırdı. Mekke ve Medine'deki fakirlere de yardımlarda bulunmuştur.

Osmanlı tarihinde oğulları IV. Murad ve İbrahim ile torunu IV. Mehmed döneminde uzun yıllar devlet idaresini ele almıştır.


I. Ahmet döneminde siyasi işlere fazla karışmayan Kösem Sultan, yine de çoğu zaman sözünü yerine getirtmiştir. I.Mustafa'nın 2. saltanat döneminde tahttan indirilmesinde önemli etkisi olur. Ve oğlu IV: Murat'ın tahta çıkması ile Kösem Sultan, Valide Sultan olarak Topkapı sarayı'na yerleşir. IV. Murat'ın 11 yaşında olması iktidar hırsı olan Kösem Valide Sultan için bulunmaz bir nimet olur. Padişahın yaşının küçük olduğunu bahane ederek devleti perde arkasından yönetmeye başlar.

Mahpeyker Kösem Sultan'ın büyük nüfus ve iktidarı, IV. Murad'ın idareyi tam olarak eline almasına kadar sürmüştür. IV. Murad, idareyi tam olarak eline alınca da uzun süre etkisi altında kaldığı annesinin fikirlerine genel olarak kıymet vermeye devam etmiştir. IV. Murad'ın Kasım ve Süleyman'ı katlettirmesine engel olamayan Kösem Sultan, İbrahim'i ise aciz ve saltanat sürme iktidarından yoksun olduğunu ileri sürerek koruyabilmiştir.

IV. Murad ölümce, padişahın öldüğü haberi İbrahim'e verilir. Ancak son üç yılında her an öldürülme korkusuyla yaşayan Sultan İbrahim, bunun bir oyun olduğunu düşünerek tahtta gözü olmadığını söyleyip, ağabeyinin sağlığını diler. bunu üzerine Kösem Sultan, korkudan kapısını kilitleyen İbrahim'in odasına gelerek ona padişahın öldüğünü, tahta geçme sırasının kendisine geldiğini söyler. Sultan İbrahim zoraki odasından çıkarılır.

IV. Murad'ın ölümünden sonra Osmanlı başkentinde yeni bir çekişme başlar. Kapıkulu, vezirler, ulema ve saray erkanı iktidarda daha fazla söz sahibi olmanın mücadelesini verirler. IV. Murad ve Sultan İbrahim'in annesi Kösem Valide Sultan, oğlu İbrahim'in saltanatı sırasında devlet işlerine daha fazla karışmaya başlar.

İbrahim'in ruhsal sıkıntısına çare olmak için ve erkek evlat sahibi olabilmesi için saraya üfürükçüler davet edilir. Hele bunlardan biri vardır ki, İbrahim'in saltanatı sırasında çok ünlenmiştir. Safranbolulu Cinci Hoca lakaplı Hüseyin Efendi'dir. onun üfürmeleri sonucu sultanın günden güne iyileşmesi Cinci Hocanın ününe ün katmıştır. Saraydaki etkinliği o kadar artar ki, artık devlet idaresine bile karışmaya başlar. Rüşvet almak ve medrese hocalıklarını satmak yoluyla epeyce zenginleşir. IV. Mehmet'in cülusunun dağıtımında hazinede para olmadığı için, sadrazam tarafından, kendisinden yardım dahi istenecek bir zenginliği vardı. Cinci Hocanın öldürülmesi ve mal varlığının hazineye devredilmesi sonrasında cülus olarak askere dağıtılan paralar halk arasında uzun süre "Cinci Hoca Akçesi" diye anılmıştır.

Ruhi rahatsızlıkları nedeniyle Sultan İbrahim'e söz geçirmekte zorlanan ve iktidarda etkisiz kaldığını gören Kösem Sultan Topkapı Sarayı'ndan uzaklaşır, ancak devlet işleriyle ilgilenmeye devam eder.

Sadrazam Salih Paşa, İbrahim'in tahammül edilmez bir hal aldığını, devlet işlerinin iyi gitmediğini ve İbrahim'in tahtan indirilerek yerine Mehmed'in çıkarılması lazım geldiğini Kösem Sultan'a gizlice iletir. Sultan İbrahim tarafından bu durumun öğrenilmesi sarazamın sonu olur. Kösem Sultan da Florya'daki İskender Çelebi bahçesine sürülür. Sultan İbrahim daha da ileri giderek, annesini Rodos'a sürdürmek istese de buna engel olunmuştur.

Saraydan uzaklaştırılan Kösem Sultan boş durmaz. Oğlunun bu hareketine karşılık Ocak Ağalarının ve yeteneksiz vezirlerin sebep olduğu yolsuzluklardan oğlu İbrahim'i sorumlu tutup, oğluna karşı propaganda hareketine girişir. Sadrazam Ahmet Paşa'ya "Bu beni ve seni sağ komaz, alem harap oluyor, devlet elden gidiyor bunun hakkından gelelim de şehzadeyi cülus ettirelim." diyerek planını açıklar.sadrazam Ahmet Paşa'nın bu oyuna alet olmaması ile tekrar ümidini Ocak Ağalarına bağlar. Onların da ilk işi sadrazamı azlettirerek, onun yerine kendilerine yakın ve işlerini yaptırabilecekleri birini sadrazamlığa getirmek isterler. Daha sonra padişahı tahttan indirmeyi planlarlar. Halkın sevgisini kazanmış padişaha karşı doğrudan cephe almaya çekinmişlerdir. Çünkü halk Genç Osman'a yapılanları unutmamış ve bundan dolayı da ocağa karşı kin beslemektedir.

Ağalar ve askerler anlaşarak sadrazamın azli ve katli için Şeyhülislam2ın kapısını çalarlar ve fetva isterler. Durumu öğrenen padişah, bir haseki göndererek durumun aslını öğrenmek ister ve askerlerin dağılmasını söyler. Ancak Şeyhülislam haseki vasıtası ile padişaha, sadrazamın teslimi için haber gönderir. Daha da ileri giderek teslim etmezse sonunun iyi olmayacağı konusunda tehditvari konuşur. Bu işbirliği sonucunda sadrazam Mehmet Paşa getirilir. Padişah, Ahmet paşa'yı azlettiğini, yerine Mehmed Paşa'nın geldiğini ancak Ahmet Paşa'ya dokunulmamasını ister. Mehmed Paşa ise bunu ocağın kabul etmeyeceğini ve Ahmet Paşa'nın öldürülmesini ister. Kızan padişah Mehmet Paşa'ya sorumlunun kendisi olduğunu ve herkes dağıldığında bunu hesabını ona soracağını söyler. Mehmet Paşa korkudan evine saklanır ve sadrazam mührünü ocağa teslim eder. Ocak ağaları korkmamasını ve planlarının padişahı tahttan indirmek olduğunu söylerler.

Eski sadrazam can korkusuyla saklanmak ister, ancak tüm kapılar ona kapanır. Sadece birisi kapısını açar, fakat o da ihanet ederek yerini isyancılara söyler. Ahmet Paşa yakalanıp öldürülür ve cesedi çıplak olarak At Meydanında çınar altına bırakılır.

Sultan İbrahim, sarayda 12000 muhafız silahlandırdığını, dağılmazlarsa üzelerine yürüyeceğini isyancılara bildirir. İsyancılar korkar ve çekinir, ama Kösem Sultan onlara destek verir. İsyancılara korkmamalarını ve saray muhafızları komutanı ile işbirliği yaptığını, padişahı tahttan indirmek için saraya gelmelerini söyler. saraya gelen isyancıları Kösem Sultan karşılar ve hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranır. Vaziyet hakkında bilgi ister ve Sultan İbrahim'i savunur gibi görünür. Sonunda şeyhülislam'ın da fetvasıyla 7 yaşındaki Mehmed'in cülusune karar verilir. Hal kararı padişaha askerler ve ulema tarafından bildirilir. Hal’ini kabul etmeyen Sultan İbrahim zorla tahttan indirilir ve hapsedilir.

Ruhsal sıkıntısı olan Sultan İbrahim yapılan haksızlıklar yüzünden mahbesinde büsbütün sıkılmıştır. Zindandan farkı olmayan mahbesinde gece gündüz feryat eden Sultan İbrahim’e bu mahbesi dahi çok görülerek, mahbesin kapısı ve pencereleri Kösem Sultan tarafından ördürülerek tam bir mezara çevrilir. Sultan İbrahim’in feryatları saray halkını sabaha kadar uyutmaz. Saray halkı onun bu durumuna gözyaşları döker.

Saltanat makamının 3-5 ocak ağasının elinde oyuncak olduğunu düşünen halk, saray ağaları ve askerin bir kısmı; bu olaya sebep olan Kösem Sultan, Ocak Ağaları ve ulema aleyhinde kin beslemeye başlarlar. Sultan İbrahim’e tekrar tahta çıkarılma fikri seslendirilir. Bu durum Sultan İbrahim’i tahttan indiren işbirlikçileri korkutur ve kendilerinin yaşaması için Sultan İbrahim’in öldürülmesinin şart olduğu kararlaştırılır.

Kösem Sultan ile işbirliği yapan Sadrazam Sofu Mehmed, Şeyhülislam Abdürrahim ve yandaşları Sultan İbrahim’in katledilmesi için saraya gelir. Saray halkı cinayete seyirci olmak istemeyip kaçışır. Hatta Sultan İbrahim’i katledecek olan Cellad Kara Ali dahi kaçmış, ancak yakalanarak sadrazam tarafından dövülmüş, Sultan İbrahim’in hapsedildiği yere kadar da sürüklenerek götürülmüştür.

Elinde Kuran-ı Kerim ile isyancıları karşılayan Sultan İbrahim, Şeyhülislama “Bak a Abdürrahim, Yusuf Paşa senin için bana ‘Dinsiz, imansız, fitnekar bir heriftir; sağ bırakma’ demişti. Seni öldürmedim, çünkü Allah’tan korktum, meğer sen beni öldürecekmişsin. İşte Kitabullah, beni ne hükümle öldürürsünüz, zalimler?” diye bağırdı. Ve sultan oracıkta canice öldürüldü.

Sultan İbrahim’in öldürülmesi büyük üzüntüye sebep olur. Çünkü halk dertlerini dinleyen, türbelere giden, şeyhlerle sık sık görüşen padişahını sevmektedir. Ve şairler, katledilen Sultanın dili olur. Tarihçi Solakzade Hemdemi,
“Nasip oldu şahadet, akıbet ol şah-ı mazluma
Ne çare bu imiş hod ta ezel takdir-i yezdani”
Beytiyle Sultan İbrahim’in inden duyduğu üzüntüyü dile getirmiştir.

Sultan İbrahim’i tahttan indirip, onu katledenler, bu olayı meşru göstermek için onu “Deli” olarak damgalamışlar ve kadın düşkünü olarak göstermeye çalışmışlardır.

Sultan İbrahim tahta çıktığında sarayın yiyici takımını dağıtmış, etrafındakilerin fazla servet edinmesine mani olmuştur. Halk arasındaki bir gezintisinde, fırın önünde ekmek kuyruğu bekleyenleri görünce, bu duruma razı olmamış ve sadrazamdan bu durumu çözmesini emretmiştir. Sultan İbrahim bazı hatlarında reayanın sıkıntılarından duyduğu ızdırabı ve bazen sabahlara kadar uyuyamadığını dile getirmiştir.

Kösem Sultan, Sultan İbrahim2in tahttan indirilmesi ve yerine Mehmet’in getirilmesinden sonra, adet üzere eski saraya taşınması gerekirken, IV. Mehmed’in annesi Turhan Sultan gençliğini ve tecrübesizliğini bahane ederek yeni sarayda kalmaya devam etmişti. İktidar hırsı her geçen gün artan Kösem Sultan, 7 yaşındaki IV. Mehmed’in tahta çıkmasıyla bu defa padişahın annesi Valide Turhan Sultan ile mücadele edecektir.

IV. Mehmed’in ilk yıllarında eski gücüne kavuşan Kösem Sultan “Valide-i Muazzama” diye hürmet görmüştür. Yeniçeri ocağından aldığı destek ile hükümdar gibi saltanat sürmüştür.

Ancak Turhan Sultan, valide sultanlık sırasının kendisine geldiğini, Büyük Validenin artık kenara çekilmesi gerektiğini düşünür ve yavaş yavaş devlet işlerine karışmaya başlar. Böylece Valide Sultan ile Büyük Valide Sultan karşı karşıya gelir. Rı arasında dahi bu iki kadın yüzünden iki cephe oluşur. İki cephe arasında zıtlaşmalar ve kavgalar saray içinde huzursuzluğu artırır. Hatta bu çatışma ortamında devlet işlerine yeterli derecede önem verilmemiş ve Anadolu’da yer yer isyanlar çıkmıştır.

Sadrazam Siyavuş Paşa ile ocak ağalarının arası da açıktır. Bu ortamda hem ocak ağaları hem de sarayda can korkusuna düşen Kösem Sultan, işi kökünden halletmeye karar verirler. Turhan Sultan’dan kurtulmak için IV. Mehmed’i tahttan indirerek yerine Süleyman’ı çıkarmayı düşünürler. Çünkü Süleyman’ın annesi Dilaşub Sultan, kendisine karşı koyabilecek bir kişilikte ve güçte değildir.

Ve plan hazırlanır. Kösem Sultan gece sarayın kapılarını açık bıraktıracak, Yeniçeri ağaları adamlarıyla birlikte içeri girecek Süleyman’ı tahta çıkaracaklardır. Turhan Sultan ve adamlarını alıp götürecekler, IV. Mehmed’i de zehirli şerbet ile zehirleyeceklerdir. Ancak Yeniçeri Ağaları ve Kösem Sultan tarafından hazırlanan bu plan Turhan Sultan ve padişah tarafından öğrenilir. Planın ortaya çıkması üzerine Turhan Sultan, derhal harekete geçer ve adamları tarafından Kösem Sultan’ın öldürülmesi için hazırlık yapılır. Kösem Sultan odasında yandaşları Yeniçeri ağalarını beklerken kapıda Turhan Sultan’ın adamlarını görür, can havliyle kaçmaya çalışır ancak son çırpınışlar fayda etmez. Zülüflü baltacılardan Küçük Mehmed celladı olur ve Kösem Sultan’ı oracıkta boğar.

Osmanlı Devleti’nde birçok padişahtan daha çok iktidar sürmüş olan Kösem Sultan, eşi I. Ahmed’in türbesine gömülmüştür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder